Alper Taşdelen: “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Yapacağımız Bir Şey Var. O da Bu Cumhuriyet’i Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür ve Bir Orman Gibi…

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Anıtpark’ta düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında; “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yapacağımız bir şey var. O da bu Cumhuriyet’i bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşayacağımız demokrasiyle taçlandırmak. Bunu da hep beraber yapacağız. And olsun bu güzel Cumhuriyet’i sonsuza kadar yaşatacağız. And olsun Mustafa Kemal’in devrimlerine ve onun yoluna sahip çıkacağız. And olsun bu topraklarda bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız” dedi.

Cumhuriyet’in ilanının 100’üncü yıl dönümü ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Çankaya Belediyesi, Kumrular Caddesi’nden Anıtkabir’e meşaleli yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ile eşi, partililer ve Ankaralı yurttaşlar katıldı. Aynı dakikalarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 1. Meclis’ten Anıtkabir’e meşaleli yürüyüş yaptığı için parti yöneticileri Kılıçdaroğlu’na eşlik etti.

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, yürüyüş sonunda Anıtpark’ta düzenlenen kutlama programında konuştu. Taşdelen, şunları söyledi:

“Cumhuriyet’imizin 100. Yılını kutluyoruz. Ulu önder Atatürk’ün tabiriyle ‘En büyük bayramdır’. Kutlu olsun. Bu Cumhuriyet Bayramı’mızı Ata’mızın yanında Anıtkabir’in yanında kutluyoruz. Cumhuriyetin evi Çankaya’da kutluyoruz. Cumhuriyet, Çankaya’da ilan edildi. Ulu önder Atatürk yeni devletin bütün kararlarını Çankaya’da aldı. Çankaya, Mustafa Kemal’in evidir. Cumhuriyet, sadece bir yönetim şekli değildir. Cumhuriyet, hiçbir ulusa nasip olmamış, Türk milletinden başka çok az millete nasip olmuş, hem Kurtuluş Savaşı’dır hem saltanattan halk egemenliğine geçiştir. Hem yeni bir devlet demektir hem Aydınlanma Devrimi demektir.  Cumhuriyet ile egemenlik, kayıtsız ve şartsız millete verilmiştir. Yani bu toprakların sahibi, bu devletin sahibi sizsiniz, Türk milletidir. Cumhuriyet, kalkınma demektir. 1923’ten önce hiçbir sanayisi, fabrikası olmayan, yüzde 2,5 okuryazarı olan, kadın erkek eşitliği olmayan bir teslimiyetçi yapıdan kendi ayakları üzerinde duran bir devlet yaratıldı. Bu devlet, bütün mazlum milletlere örnek oldu.

“50. YIL, 75. YIL O KUTLAMALARA BAKTIĞINIZDA HÜKÜMETİN, DEVLETİN BUNU ÇOK GÜZEL BİR ŞEKİLDE KUTLADIĞINI GÖRÜYORSUNUZ. AMA ŞİMDİ BİR OLDUBİTTİYE GETİRME DURUMU VAR”

Kurtuluş Savaşı’nı bu millet hep birlikte omuz omuza verdi. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Lozan’da bağımsızlık tapusunu aldı ve ulu önder Atatürk ilk Cumhurbaşkanı olarak yepyeni bir devleti kurdu. Şimdi dönüp bakıyoruz. Bu kadar kıymetli olan Cumhuriyet’imizin 100. Yılını kutluyoruz. Ama birileri bu 100. yılı, Cumhuriyet’i hala içine sindirememiş. Normalde, 50. yıl, 75. yıl o kutlamalara baktığınızda hükümetin, devletin bunu çok güzel bir şekilde kutladığını görüyorsunuz. Ama şimdi bir oldubittiye getirme durumu var. Hutbelerde Atatürk adını anmama durumu var. Ben buradan sesleniyorum. Siz ne kadar Atatürk’ün adını anmazsanız anmayın, Atatürk’ün adını statlardan, meydanlardan kaldırmaya çalışırsanız çalışın, Atatürk bizim yüreğimizdedir. Atatürk, kalbimizdedir. Buradan haykırıyoruz. Atatürk’ü gönlümüzden silmeye kimsenin gücü yetmez. Çünkü bu topraklardan milyonlarca Mustafa Kemal var. Biz emperyalizme karşı bağımsızlığını söke söke şehit kanlarıyla almış olan bir milletiz.

Atatürk, bu ülkenin 85 milyon yurttaşının aldığı her nefeste vardır. Atatürk, Uludağ’ın karında, Sakarya’nın suyunda, Çukurova’nın pamuğunda, Trakya’nın ayçiçeğinde vardır. Atatürk, her gün yeni doğan bir bebeğin ilk gülümsemesinde vardır. Bunu alamazsınız.

“CUMHURİYET, ÜMMETTEN BİR ULUSA, PADİŞAHA KUL OLMAKTAN EŞİT YURTTAŞ OLMAYA GEÇMİŞTİR”

Bugün 85 milyon eğer eşit yurttaş olarak yaşıyorsa bu Cumhuriyet’in sayesindedir. Çünkü Cumhuriyet, ümmetten bir ulusa, padişaha kul olmaktan eşit yurttaş olmaya geçmiştir. Cumhuriyet, kadın erkek eşitliğini getirmiştir. Bugün, kadınlarımız özgürce hayatlarını yaşayabiliyorsa işte bu Cumhuriyet sayesindedir. Hiç kimse, kimsenin inancına, giyim kuşamına, siyasi düşüncesine, nasıl hayat yaşayacağına karışamaz. Hiç kimse, hiç kimseye bunu dikte edemez. Biz, demokrasiyle yönetiliyoruz. Demokrasinin yaşaması için de her türlü bedeli ödemeye hazırız.

“CUMHURİYETİMİZİN İKİNCİ YÜZYILINDA YAPACAĞIMIZ BİR ŞEY VAR. O DA BU CUMHURİYET’İ BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE YAŞAYACAĞIMIZ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMAK”

Cumhuriyeti yıkmaya, ülkemizi bölmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Biz, bu vatanı nasıl savunduysak hem Cumhuriyet karşıtlarına karşı hem demokrasi karşıtlarına karşı hem bu devleti bölmek isteyenlere karşı her zaman birer Mustafa Kemal oluruz. Birer Hasan Tahsin oluruz. Biz bu memleketi çok seviyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yapacağımız bir şey var. O da bu Cumhuriyet’i bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşayacağımız demokrasiyle taçlandırmak. Bunu da hep beraber yapacağız. Atatürk şunu söylüyor. Diyor ki ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.’ Yaşatacak mıyız? Yaşatacağız. And olsun bu güzel Cumhuriyet’i sonsuza kadar yaşatacağız. And olsun Mustafa Kemal’in devrimlerine ve onun yoluna sahip çıkacağız. And olsun bu topraklarda bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız. Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın demokrasi. Yaşasın Mustafa Kemal aydınlığı.”

Anıtpark’taki kutlama programı Tan Taşcı konseriyle devam etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir